Ekim 18, 2010

İki İstanbul


Ankara'da hava çok soğuk bu gece,
Dört duvarın ikisinden giriyor soğuklar boğazıma
Ve sen, güneşli bir yaz günü kadar uzaktasın şimdi bana
Belki bir bulutsun.
Uzaktasın, yaklaşabiliyorum, ama dokunamıyorum,
sanırım rüyadan uyandım..
Yeniden uyumak istiyorum.
Ya eğer sen İstanbul'san, bugün bana uzakta, yarın yakındaysan..
Hala olduğun yerdeysen, dünya sürdükçe sonsuza kadar olduğun yerde olacaksan
Eğer İstanbul'san, İstanbul tüm sıcaklığıyla içine çeksin beni
Işıklar şehirden eksik olmasın,
İstanbul'u yaşadığım yerlerden geçerken,
Anılar fısıldasın, gelecek sır versin
Sonra dört bir yanına yeniden surlar inşa edilsin istanbul'un
İstanbul olayım birden...
Dünya yok olana kadar, aynı yerde
İki istanbul arası vapurlar, dünya yok olana kadar sefer yapsınlar..
Dünya yok olana kadar her sabah atılan her ekmek parçasını havada kapsın martılar, iştahla.
Bir de surlar inşa etmiştik değil mi İstanbul'a?
İşte o surların içinde, İstanbul'un iki yanı da olsun..
Çünkü İstanbul'u İstanbul yapan, iki İstanbul'dur...

Hiç yorum yok: